29 Temmuz 2011 Cuma

Yanlızız

Ey İnsan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranium’da değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiç bir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar hayran ve düşman olmadın. Labaratuarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını deştiğin her şey arasında yalnız ruhun yok. Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğü sanmakla başlayan müthiş gafletin, otuz yıl içinde gördüğün iki muazzam dünya harbinin kan ve gözyaşı çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini,dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında bu kadar küçük düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metotlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma:

arşı geç, ferşi atla, sidreyi
gör ne var maverada ibrethiz………..”

Peyami Safa - Yalnızız, Sayfa: 11

İçimizde

Tanrı,hepimizin yüreğine sevgi tohumunu serpmiştir...
''Tohumu besleyip yeşerten de,kurutup öldürende içimizdedir''
Besleyin,beslenin;♥

''Pusat Kubra''

28 Temmuz 2011 Perşembe

Düş

Düşlerim bir şehri gösterir bana
İzmir olur yüreğimiz
Yüzün bir kelebek, sevişir hafızamla
Sıçrarız hayatına bir gülün”

'İlker İşgören'

Bir Sanattır Öğle Uykusu

“Öğle uykusu bir zorunluluktur. Sizden bir şeyi kibarca istemek yerine basbayağı dayatır kendini. Oradadır işte, çekici, işveli, yumuşacık, kısacası dayanılmaz. Sıcaklığıyla sarar sizi, okşar, sever. Onu körü körüne izlersiniz. Gözleriniz siz istemeseniz de kapanır, bedeniniz gitgide gevşer, biraz sonra belli belirsizce içi boşalır sanki, hafifler, görünmez gibi olur, yok gibi. İçiniz mutlulukla, bir mutluluk biçimiyle dolup taşar. Bırakırsınız kendinizi, koyuverirsiniz ve içten içe şaşırarak benliğinizi teslim edersiniz.”
Thierry Paquot’nun öğle uykusunu tarihsel, sosyolojik boyutlarıyla ve sanattaki yansımalarıyla ele aldığı Bir Sanattır Öğle Uykusu adlı zihin açıcı çalışması, hem ilgi hem de keyifle okuyacağınız bir eser. Öğle uykusu dediğimiz bu mola sayesinde dinlenip yenilenerek kendini baştan yaratmak isteyenler, bedensel ve düşünsel dengemizi mahveden saldırılara başkaldırmak isteyenler, çevresindeki her şey zincirinden boşanmışken ya da sütlimanken zamanın içinde bir parantez açmak isteyenler, kısacası öğle uykucuları, birleşin ve şöyle güzel bir uyku çekin!

Bir Sanattır Öğle Uykusu/Thierry Paquot

İskender

Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe... Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece...

Yazar:Elif Şafak

1473

1473 / BEDİA CEYLAN GÜZELCE

Tanrım, biraz eğilirsen sana sarılabilirim.

İnsanın yarası neredeyse, kalbi de orada atar. Dünyanın kalbi ise savaş meydanlarında... 1473 yılında Otlukbeli sekiz saatliğine dünyanın kalbi oldu. Attı, attı ve durdu.
Artık Türk’ün Türk’le, Müslüman’ın Müslüman’la savaşacağı kesinleşmiş, kimilerine göre bu kıyamet alameti sayılmıştı. Hepsi Türk, hepsi Müslüman olan kahraman askerlerin arasında binlerce hayvan ve onların da arasında iki kirpi vardı.
Bütün canlılar gibi, onların da ikinci cinsiyeti aşktı.
Yuvalarının üstünde birbirini öldürmek için sıraya girmiş zafer düşkünlerini taklit ederek yere düşerken, dualar ettiler. Bu şekilde ölmeyecekleri bir dünyaya yeniden gelebilmek için. Ve hayvanlar her duanın sonunda “amin” yerine “olsun” dedi.
Olsun.

Bedia Ceylan Güzelce'nin ilk romanı 1473

Sevgi

Sevgi,
sahip olduğunuz/olabileceğiniz en kudretli hazinenizdir.Pusat Kubra
İçimin ıssız yanı dokun bana...dokun ki kalabalıklaşayım...
''Pusat Kubra''

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Aşk-ı Kıyamet

-''Cennetimsin!'' dedim...
-''Cehenneminde yanayım..!'' dedi..
Aşk bazen kendi cennettinde cehennemi yaşamaktı...!
Yandık..
Kül OLduk....
...
Yine yeniden doğduk..
Ve avuçlarında aşk kırıntıları...
Yüreğin de kusurursuzca sunduğun aşk-ı kıyamet..!

Pusat Kubra

Aşk barışı

Geceyi güzelleştiren bakışındı...
karanlığın içinde bir ışık hüzmesi gibi çarpıyordu yüreğime...
Tüm dünyam aydınlanıyordu...
Sanki gülüşün barışı simgeliyordu..
sen tebesssüm ettin mi içimdeki tüm savaşlar biter ve barış olurdu..
Özgürlüğüme doyamazdım...
Pusat Kubra

22 Temmuz 2011 Cuma

Uykusuzlar

 
"İş ki keder olmasın. İnsan yaşamayı sevdi miydi altı üstü bir yerin. Ben yerin altını hiç bilmeyen öyle insanlar görmüşümdür, şu güzelim dünyanın üstünde karanlıklarda yaşayıp öldüler. Ben burada yerin karanlığında güneşler içinde bulurum kendimi bazan. İçimde denizler kabarır, yedi kat yerin dibinde gökyüzünde uçarım istersem. Neden dersen bu yürek işi be çocuk, nasıl anlatayım, her bir şeyi seveceksin."
Uykusuzlar/İnci Aral

Furuğ FERRUHZAD


 
Seziyorum zaman geçip gitti artık
Seziyorum an, tarihin yapraklarından benim payıma düşendir
Seziyorum aldatıcı bir aralıktır bu masa saçlarımla o garip ve kederli
adamın elleri arasında

...Bir şey söyle bana
Teninin tüm sevgisini sana bağışlayan insan
Ne istiyor diri kalma duygusundan başka?
Bir şey söyle bana
Kıyısındayım pencerenin
Ve güneşle bağlantıda...


-Furuğ FERRUHZAD-

(Avare Kuşlar)

Sakin sakin otur yüreğim, toz kaldırma.
Bırak dünya sana gelecek yolu kendisi bulsun.

-Tagore-

19 Temmuz 2011 Salı

Öz/deş


Kendine verilmiş sözlerin varsa eğer,
ne yaparsan yap kendinle savaşacaksın...
Özgürlük yüreğinin kanatlarını açmana ve
gökyüzüne doğru yol almanı sağlayacak...
Birgün aşk'la geri döndüğünde...
...
heyben dopdolu olacak yaşanmışlıklarınla..
kanatlarında huzur...
bakışlarında hüzün olacak...
Asla pes etmeyeceksin..
Kendinle savaşın sonsuza dek sürsede,
hergün yepyeni ben'ler doğuracak ruhun...
ÖZ/DEŞ/LEŞ...
''Pusat Kubra''

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Yaşamın Ucuna Yolculuk


Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama isteği kadar büyük.

Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar.

Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başldadığı an.

Birisinin teniyle yanyana olmak, kendi varoluşumu unutmak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi varoluşum. Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu.

Tezer ÖZLÜ

Birhan Keskin


size,
bu odanın alacakaranlığından,
okyanusundan, beni boğan dalgalarından,
tenimde kalan tuzundan ve
yastıklarda kuruyan gözyaşından
...
hiç bahsetmedim.

size,
nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza
(garip, tuhaf aslında)
beyaz bembeyaz tabiatımla
"iyiyim" diyorum.
yani aslında korkuyorum
bütün bunlar kıyamet
bütün bunlar cinnet
bütün bunlar cinayet demeye
bir daha düzeltilemeyecek sözler
söylemeye korkuyorum.

telefonla birlikte ışığı da kapatıp
bol şanslar deyişiniz, şanslar deyişiniz, deyişiniz
çınlarken içimde,
bunun beni ne kadar kırdığından
hiç bahsetmedim.
bahsetmediğim çok şey var daha
yaz çiçekleri, cam çiçekleri ölüyor
akşamın altını, gümüşe dönüyor
bunlar da önemli elbette
en az,
bana ihaneti öğrettiğiniz
bana kanatlarımı bıraktırdığınız kadar.

-birhan keskin-

15 Temmuz 2011 Cuma

Oğuz Atay/Tutunamayanlar

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde; yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak….

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli!
Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,
değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, birkaç durak önce inip servisten, otobüsten, yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli!
Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce, değerli olabilmeli hayat!
İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine ‘Gül’, inleyen birine ‘Sus’ dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!
Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; sevgisiz, soysuz kalarak!
Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine…
Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını…

Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna, fırtınada boranda; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!
Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği; bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli!
Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli!
Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı, bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

Çünkü hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan; dermanı olamazsın dertlerin, ağlamayı bilmiyorsan; neşesizdir kahkahaların, merhaba dememişsen; anlamsızdır elvedaların…
Ercan Emrah Pusat'a Hitaben...
Sevgilerimle..

Düş/le



Şimdi sana bir düş/görümlüğü takmak gerek sevgili..Orda öylece güzelliğin kamaştırıyor içimi!
''Pusat Kubra''

13 Temmuz 2011 Çarşamba

İçindeki Uçurum

"İçerideki uçurum seni dışarıdaki dünyadan daha çok heyecanlandırıyorsa pekala içine, yani kendi zihnine düşebilirsin."
Elif Şafak

Tek gerçek

"Tek gerçek yasa, özgürlüğe gidendir. Başka yasa yoktur."
-Richard Bach-

12 Temmuz 2011 Salı

Beklentisiz beklenti

İnsanlar sizi hayatının merkezine koyar,üstünüze bolca beklenti yükler,bir de üstüne üstlük rollerinizi paylaştırır...
Akıl karıyla oynamaz da beklentileri boşa rolleri de suya düşürürseniz...
Sizi en büyük suç ortağı yaparlar...
Buna:Hayal Kırıklıkları denir..!
Hiç olun!
Beklentisiz yaşayın...!
Kimsenin size dağıttığı rollere bürünmeyin...
İyiyi,kötüyü,tutarlılığı,tutarsızlığı tüm zıtlıkları kendi içinizde özümseyin.
Sıfır noktası başlangıç noktanızdır.
Sonsuz Olun.

''Pusat Kubra''

Kayıp Zamanın İzinde

"Uzan bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi, diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden, hatıranın devasa yapısını taşımaya devam ederler."-Marcel Proust-

Asıl bahtiyar


Bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ah!' diyerek düşüp ölebilendir.-
-Sabahattin Ali-

Orlando

"...en sıradan gündelik hareketlerimiz bilinmedik bir denizde seyreden bir gemininkine benzer ve direğin tepesinde gemiciler dürbünlerini ufka çevirip sorarlar: Kara var mı yoksa yok mu? Ve bizler eğer öngörülüysek buna, 'var' yanıtını veririrz; gerçekçiysek 'yok' deriz..."
''Orlando/Vırgınıa Woolf

8 Temmuz 2011 Cuma

Sevmek

Bir insanı sevmek;
özgürleğe doğru yol alan kanatlarınızın sonsuza dek göğe yükselmesidir.
Pusat Kubra

Düşsellik

"her şeyi
en ince ayrıntısıyla
hatırladığım için mi
bu sonsuz uykusuzluk
bir gözden su içerken
...söğüdün serinliğinde
gördüğüm düşsel gerçek
gözlerim açık"

yada

"Bir yaştan sonra, sınırsız bir çağrışımlar
zinciridir hayat"
-C.Çapan-

7 Temmuz 2011 Perşembe

su

Sızıyı gideren su.
Suyun sızladığını kimseler bilmez...

-İsmet Özel-

Ingeborg Bachmann/Malina

“Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar...”

Ingeborg Bachmann/Malina

6 Temmuz 2011 Çarşamba

İçsel Yolculuk

Dışarıdan görünen şeyler sizin bakış açınızla sınırlıdır.
Değişebilen herşey,içe döndüğünüzde size kendi gerçekliğini sunar.Ve siz ne kadar vazgeçtiğinizi düşünsenizde içsel olarak buna hazır değilseniz ruhunuzu yenileyemezsiniz.
Gidiş yolunu kendi içsel yolculuğunuza göre şekillendirin.
Yepyeni bir dünya var yüreğimizde;keşfedilmeyi bekleyen bir sır gibi yanıbaşınızda duruyor öylece....
Keşif içinizde...
Kâşif sizsiniz...
Şimdi şu an da başlasın yolculuğunuz...!
An Şimdidir...


Pusat Kubra

5 Temmuz 2011 Salı

Düş/Sevdi

Birini seviyorsanız onun sizi ne kadar çok sevdiğini sorgulamakla zaman kaybetmenin anlamı var mıydı?

"İnsan bir düşü sevebilir mi?" diye sordu. "evet", dedim hiç düşünmeden, "bence zaten en çok onu sevebilir, bir düşü..."
Kürşat Başar

Pinhan

"İnsanları izlerken binlerce gözlem yapabilirsin.
İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin.
Eğer bakmayı değil görmeyi bilirsen gözlerin sana oyun etmez, dosdoğru görürsün.
İçte saklı olanı, acıtanı, kanatanı görürsün.
O vakit anlarsın ki o dediğin sensin, seyrettiğin kendi bedenin, kendi suretin ve ağladığın kendi acıların. "
Pinhan/Elif Şafak

Eğer...

"Eger güzel gözlerin olmasını istiyorsan,
İnsanlara iyilikle bak.
Eger saçlarını ...güzel olsun istiyorsan,
Bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından.
İnce bir bedense istedigin,
...
Ekmegini açlarla bölüş.
Ve güzel dudaklara sahip olmak için,
Sadece güzel sözler söyle!..."
-Audrey HEPBURN-

Cümle Kapısı

"...Duygusu imbikten geçirilmiş bir kadın kalbinin; uğrunda ne kadar çok şey feda edilmiş ne kadar çok bedel ödenmiş olsa bile, aşkın safiyetinden, masumiyetinden bir kez şüphe duyulmaya başlanınca; yaşanabileceği akla bile getirilmeyenler yaşanıp da aşkın olmazlarına dair thayyülün sınırları kırıldığında; her şeyi ama her şeyi, en fazla da kendisini feda edebileceğini bilmemektedir."

Cümle Kapısı/Nazan Bekiroğlu

‎''∞ ♥
Sonsuza dek sevdikleriniz sonsuza dek sizindir...∞ ♥''

Shakespeare
"Ne zaman içime biraz fazla baksam,
 yükseklik korkum depreşir..."
Murathan Mungan

MÜSAİT BİR YERDE İNEBİLİR MİYİM?

Bilemezdi ki. Kendini öldürmenin kaç çeşit yolu var. O seviştiğimizi sandı."
MÜSAİT BİR YERDE İNEBİLİR MİYİM? - KARİN KARAKAŞLI

Düş Öğretisi

Ben SEN'im...
''Ben senin içinde gerçekleşiyorum.''
Beni dışında görüyorsun,çünkü senin içindeyim...

Böceklerden galaksilere dek,gördüğün ve dokunduğun herşey senin içindedir,
yoksa ne onları görebilir,ne de onlara dokunabilirdin.
Tanrılar Okulu-Düş Öğretisi/Stefano Elino D'Anna